FAİZLE
İLGİLİ AYETLER:
Kur’an’da faizle ilgili 7
ayet vardır.Konuyla ilgili ilk ayetin Mekke’de indirilen Rum süresinin 39.
ayeti olduğuna dair bilgiler vardır. Kesin yasaklamanın Medine’de indirilen
Bakara suresinin 275. ayetten 280. ayete kadar olan ayetlerle yapıldığı
bilinmektedir.
İnsanların mallarında artış olsun
diye verdiğiniz herhangi bir faiz Allah katında artmaz. Allah’ın rızasını
kazanmak için verdiğiniz zekata gelince, işte zekatını veren o kimseler, evet
onlar (sevaplarını ve mallarını) kat kat arttıranlardır. (Rum, 30/39).
Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış
olarak faiz yemeyin. Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz. (Âl-i İmran 3/130)
Men edildikleri halde faizi
almalarından ve haksız (yollar) ile insanların mallarını yemelerinden dolayı
içlerinden inkâra sapanlara acı bir azap hazırladık. (Nisa 4/161).
Faiz yiyenler ancak şeytan çarpmış
olanın kalkışı gibi kalkarlar. Bu onların: “Alım satım da ancak faiz
gibidir." demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alış verişi helal, faizi haram
kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de faize bir son verirse, artık
geçmişi kendisine, işi de Allah'a aittir. Kim faize geri dönerse artık onlar
ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır. Allah, faizi yok eder de,
sadakaları artırır. Allah, günahkâr kafirlerin hiç birini sevmez. (Bakara 2/275-276).
Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve
eğer inanmışsanız faizden arta kalanı bırakın. Şayet böyle yapmazsanız, Allah'a
ve Resulü’ne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tövbe ederseniz artık sermayeleriniz
sizindir. Böylece ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz. (Bakara 2/278-279).
FAİZLE
İLGİLİ HADİSLER:
“Rasûlüllah bizi altını parayla
veresiye satmaktan nehyetti.”
(Buharî, 1993: Büyû 80),
Hz. Ömer anlatıyor: Hz.
Peygamber buyurdu ki: “Altın altınla peşin satılmazsa faizdir. Buğday buğdayla peşin
satılmazsa faizdir. Kuru hurma kuru hurmayla peşin satılmazsa faizdir”. (Buharî,
1993: Büyû, 54, 74, 76; Müslim, ts.: Müsakat 79; Ebu Dâvud, ts.: Buyu’ 12; İbn
Mâce, ts.: Ticaret 50; Malik b Enes, ts.: Buyu’ 38; Tirmizî,2001: Buyu’ 24;
Nesâî, 1986: Buyu’ 41).
“Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday
buğdayla,arpa arpayla, hurma hurmayla, tuz tuzla başa baş misliyle, peşin
olarak satılır. Kim artırır veya artırılmasını talep ederse faize girmiş olur.
Bu işte, alan da veren de aynıdır”(Müslim, ts.: Müsakat 82)
Ebû Hüreyre (r.a.)`den
rivâyete göre,: “Rasûlullah (s.a.v.) bir satışta iki satış
muamelesini yasaklamıştır.” (Nesâî, Büyü: 73 ,Tırmızı)
NOT:Bu
iki satışı üç farklı yönde anlamlandırılmıştır.
1..Satıcı alıcıya bu
elbiseyi sana peşin on, vadeli yirmi liraya satarım der ve bu iki tekliften
biri üzerinde anlaşmaya varmaksızın alıcı ve satıcının birbirinden ayrılmasıyla
gerçekleşen alışveriş şeklidir.
2..Şâfii diyor
ki: Peygamber (s.a.v.)`in yasakladığı bir satışta iki satışın manası
şudur: Satıcının evimi şu fiyata sana satarım köleni bu fiyatla bana satarsan
gibi veya kölen benim mülküm olduğunda evim de senin mülkün olsun demek gibi.
Bu tür alışverişler malın değer ve kıymeti tespit edilmemiş meçhul alışverişler
durumundadır.
3..Ebu Dâvud’un Ebu
Hureyre (r.a)’den rivayet ettiği bir hadiste de şöyle buyurulur: “Kim
bir satış içinde iki satış yaparsa satıcı için ya bu iki fiyattan az olanı,
yahut da faiz vardır.”Bu son hadise göre iki satışın biri peşin diğeri
vade farklı satıştır.
"Însanlar dinar ve dirhemlerin
peşine düşer, iyne satışı yapar, hayvancılık yapar ve Allah yolunda cihadı terk
ederlerse, Allah onlara bir belâ indirir ve bu belâyı yeniden dinlerine
dönünceye kadar da kaldırmaz"
(Ebû Dâvud, Büyû', 54; Melâhim,10; Ahmed b. Hanbel, II, 42).
Hz. Peygamber (sav) yaş hurmayı kuru
hurma ile değiştirmeyi yasakladı ve "Bu riba'dır, buna müzabene
denir" buyurdu. Ancak
ariyye satışını bundan istisna etti. Ariyye bahçe sahibinin ayırdığı bir veya
iki hurma ağacıdır. Onların başındaki meyvenin kuruyunca ne kadar olacağını göz
kararıyla tahmin eder. Bunun bedelince yaş hurma (satın alıp) yer"
(Tirmizi bir başka rivayette şu ilaveyi kaydeder: "Resulullah (sav) yaş
üzümü kuru üzümle her meyveyi, meyve cinsinden tahmini karşılığıyla satmayı
yasakladı." Yahya İbnu Said ariyye'yi şöyle açıkladı: "Kişinin
ailesine yedirmek maksadıyla birkaç hurma ağacının yaş meyvesini, - miktarını
tahmin yoluyla takdir edip - kuru hurma karşılığında satın almasıdır.")
Kaynak: Buhari, Büyu 83,
Şürb 17; Müslim, Büyu 64, (1540); Ebu Davud, Büyu 20, (3363); Tirmizi, Büyu 64,
(13
Ebu Said anlatıyor: Hz.
Peygamber zamanında bize kötü hurma veriliyordu. Bu çeşitli cins kuru hurmanın
bir karışımıydı. Bu kötü hurmanın iki ölçeğini bir ölçek iyi hurma karşılığında
satıyorduk. Bu tarz Hz. Peygamber’e haber verilince: “İki ölçek hurmaya bir ölçek
hurma, iki ölçek buğdaya bir ölçek buğday, iki dirheme bir dirhem olmaz.”
buyurdu (Buharî, 1993: Büyû, 20; Müslim, ts.: Müsakat 98; Malik b Enes,
ts.:Buyu’ 32; Tirmizî, 2001: Buyu’ 23; Nesâî, 1986: Buyu’ 41, 50).
Başka bir rivayette de
şöyle gelmiştir. Bilal-i Habeşî Hz. Peygamber’e bernî
hurması (iyi cins bir
hurma) getirmişti. O, “Bu nereden?” diye sordu. Bilal-i Habeşî:“Bizde âdi hurma
vardı. Hz. Peygamber’in yemesi için, ondan iki ölçek vererek bundan bir ölçek
aldık”, dedi. Bunun üzerine Hz.Peygamber: “Eyvah bu ribanın ta kendisi,eyvah bu
ribanın ta kendisi, sakın öyle yapma! Eğer iyi hurma almak istersen elindekini ayrıca
sat, sonra onun parasıyla iyi hurma al!” buyurdu (Buharî, 1993: Vekalet
11;Müslim, ts.: Müsakat 96; Nesâî, 1986: Buyu’ 41).
İbn Ebi İshak’tan: “…Hz.
Peygamber bize altını gümüşle, gümüşü altınla dilediğimiz şekilde satmamızı
emretti” nakledilmiştir. (Buharî, 1993: Büyû 81).
Müslim’in rivayet ettiği
ve yukarda zikrettiğimiz altı mal hadisine ek olarak, Ubade İbn Samit’ten şu
ziyade rivayet edilmiştir: “…Bu çeşitler farklı olduğu
taktirde, peşin ise dilediğiniz gibi satın”. Bu hadisi Buharî
hariç, beş kitap rivayet etmiştir (Müslim, ts.:Müsakat 81; Ebu Dâvud, ts.:
Buyu’ 12; İbn Mâce, ts.: Ticaret 48; Tirmizî, 2001: Buyu’
23; Nesâî, 1986: Buyu’
43).
Hz Peygamber’in aşağıdaki
hadisiyle bütün standart (mislî) malların mübadelesi de faiz kapsamına
alınmıştır:
“Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday
buğdayla, arpa arpayla, hurma hurmayla ve tuz tuzla misli misline, eşit ve
peşin şekilde trampa edilir. Farklı cinsler birbiriyle mübadele
edilirse, peşin olmak şartıyla dilediğiniz gibi satış yapınız.”
Bu hadisin Tirmizî’deki
rivâyetinde şu ilâve vardır:
“Her kim bu şekildeki mübadelede
fazla verir veya alırsa şüphesiz ribâ yapmış olur.”
Ebu'l-Minhâl
anlatıyor: "Zeyd İbnu Erkam ve el-Berâ İbnu Âzib (radıyallahu anh)'e
sarf'tan (yani altınla gümüşü cinsi cinsine satmaktan) sordum. İkisi de şu
cevabı verdi: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) altının gümüş mukabilinde
veresiye satılmasını yasakladı."Buhârî Büyû 80 8 Şirket 10 Menakıbu'l-Ensâr 50; Müslim Müsakât 87 (1589); Nesâî Büyû 49 (7 280).
Hz. Peygamber Veda Haccı
sırasında Mekke'de faiz yasağı uygulamasını şu ifadelerle bildirmiştir:
“Dikkat ediniz! Cahiliye devrinden kalma faizin hepsi kaldırılmıştır.
Kaldırdığım faizin ilki, amcam Abbas b. Abdilmuttalib'in faizidir”
(Müslim, ts.: Hac, 147; Ebu Davud, ts.: Büyü', 5).
İbn Mes'ud şöyle bir
rivayet nakletmektedir: “Hz. Peygamber ribâyı (fâizi) yiyene de,
yedirene de lânet etti” (Müslim, ts.: Müsâkât 25; Ebu Dâvud,ts.: Büyû
4; Tirmizî, 2001: Büyû 2; İbn Mâce, ts.: Ticârât 58).
Ebu Hüreyre’in naklettiği
diğer bir rivayet ise şöyledir: “Hz. Peygamber buyurdu ki: “İnsanlar öyle
bir devre ulaşacak ki, o zamanda faiz yemeyen kalmayacak. Öyle ki,(doğrudan)
yemeyene buharı ( veya tozu)ulaşacak” (Ebu Dâvud, ts.: Büyû 3; Nesâî,
1986: Büyû 2;İbn Mâce, ts.: Ticârât 58).
Hz. Peygamber: “Faiz
mahvedici yedi günahtan biridir.” buyurmuştur. Burada faiz şirk, sihir,
katillik, yetim malı yeme, savaştan kaçma ve iffetli kadınlara iftira etme suçuyla
bir tutulmuştur (Buharî, 1993: Vesaya 23; Müslim, ts.: Hacc 144).
Sınırlandırma açısından tartışmalı olmakla beraber: “Faiz ancak nesiededir (borç ,veresiye).”hadisi de faizin haramlığına delalet eden rivayetlerdendir.
Konuyla ilgili olay Buharî’nin rivayet ettiğine göre olay şöyle gelişmektedir: Ebu Salih ez-Zeyyat Saıd el-Hudrî’den onun: “Altın altınla, gümüş gümüşle peşin olarak satılır.” dediğini duyunca ona, İbn Abbas’ın böyle söylemediğini haber verir. Ebu Said el-Hudrî de ez-Zeyyat’a İbn Abbas’a şöyle dediğini anlatır: “Sen bunu Hz. Peygamber’den mi duydun yada Kur'an’dan böyle bir şey mi buldun? diye sorduğunu, İbn Abbas’ında kendisine:“Bunların hiç birini ben söylemedim. Siz Hz. Peygamber’i benden daha iyi bilirsiniz.Ancak Üsame bana, Hz. Peygamber’in ‘Riba ancak nesiededir’ dediğini haber verdi.”demiştir (Buharî, 1993: Buyu’, 79). (Müslim Müsâkât 101 (1596).)
Ancak, faizin sadece nesie faizi olduğu hususunda itirazlar vardır. Bu hadisi rivayet eden İbn Abbas’ın, fazlalık faiziyle ilgili rivayetler kendisine ulaşması üzerine bu görüşünden döndüğünü bildiren bilgiler mevcuttur. (bkz.Razî, 1990: VII, 75). Hatta daha önce İbn Abbas ile aynı görüşte olan İmam Şafiî’nin,Müslim’in rivayet ettiği altı mal hadisini gördükten sonra önceki görüşünden döndüğü bilinmektedir (Şafiî, 1993: III, 25).
Üsâme İbnu Zeyd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm): "Ribâ veresiyededir" buyurdu.(Buhârî Büyû 40; Müslim Büyû 102 (1596); Nesâî Büyû 50 (7 281)
Diğer bir rivayette: "Peşin alış-verişlerde (cinsler farklı ise fazlalık sebebiyle) ribâ olmaz" buyurulmuştur.allahdostuseyyid
İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben dinarla deve satıyor dinar yerine gümüş alıyordum. Bazanda gümüşle satıyor onun yerine dinar alıyordum. Bu durumu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a arzederek hükmünü sordum. "O andaki (aynı meclisteki) kıymetiyle olunca bunda bir beis yok" buyurdu."Tirmizî Büyû 24 (1242); Ebu Dâvud Büy û 14 (3354-3355); Nesâî Büyû 50 (7 281-282); İbnu Mâce Ticârât 51 (2262).
Ebû Dâvud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "...O günün fiyatıyla almanda bir beis yoktur yeter ki aranızda (henüz ödenmeyen) bir miktar olduğu halde birbirinizden ayrılmış olmayasınız." Ebu Dâvud Büyû 14 (3354 3355).
“En hayırlınız, borcunu en iyi ödeyendir.” (Buharî, 1993: İstikraz 4,6,7,13) hadisini ve örfün bağlayıcılığını dikkate alan İslam Hukukçuları, alacaklı tarafından şart koşulmaksızın ve o yörede böyle bir adet bulunmaksızın, borçlunun, daha fazlasıyla veya daha kalitelisiyle ödemede bulunmasını sakıncalı görmemişlerdir. Yani alacaklı tarafından şart koşulmayan fazlalık faiz sayılmamıştır.(O beldenin ticari hayatında borçların ödenmesinde böyle bir adet bulunsa, bundan dolayı,sözleşme yapmasa da, sanki sözleşme yapılmış gibi, örfen rayiç olan oran üzerinden fazla ödemeyi her iki taraf da umar ve bilirse bu faiz olur)
Ayrıca şu iki olayda borcun güzel ödenmesi tavsiye edilir:
Buhari’nin Sahihinde, Ebu Hureyre’den rivayet ettiği şu hususa gelince: “Bir adam, Rasul SallAllah’u Aleyhi Vesellem’e alacağını almak için geldi ve onu yanılttı. Bunun üzerine Rasul SallAllah’u Aleyhi Vesellem’in ashabı üzüldüler. Bunun üzerine Rasul SallAllah’u Aleyhi Vesellem şöyle dedi “Onu bırakın, hak sahibinin alma hakkı vardır. Onun için bir deve satın alın ve ona verin” Onlar dediler ki; Onun dişinden daha iyisini göremiyoruz. Rasulullah şöyle dedi: “Onu alın, ona verin. Zira sizin hayırlınız, ödemesini güzel yapandır." Buhari, K. İstikrâd, 2215
Ebu Davud da, Ebu Rafi’den şunu rivayet etti: “Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem, bir genç deve ödünç aldı. Sonra ona zekâttan bir deve geldi. Bana onu erkenden o adama borcun edası olarak teslim etmemi emretti. Bunun üzerine dedim ki; O deveden daha güzel, iyi, ön ve arka dişleri olanını göremiyorum. Bunun üzerine dedi ki: “Onu ona ver. İnsanların hayırlısı, borcunu en iyi şekilde ödeyendir.” Ebu Davud, K. Buyu’, 2904
Enes’ten şu rivayet edildi: “Bizden kardeşine borç mal/para veren sonra da kendisine hediye verilen adamın durumu soruldu. Bunun üzerine Resulullah şöyle dedi “Sizden birisi borç verdiğinde; sonra kendisine hediye verilir yada hayvana bindirilirse, o hayvana binmesin ve o hediyeyi kabul etmesin. Onunla borç verdiği kişi arasında daha önce geçen bir husus müstesna.” İbn Mace, K. Ahkâm, 2423
Enes’ten Nebi SallAllah’u Aleyhi Vesellem’in şöyle dediği rivayet edildi “Kişi borç para verdiğinde hediye kabul etmesin.” (Buhari, Tarihinde rivayet etti. Şevkanî de onu aktardı.)
HZ.ALİ'NİN SÖZLERİ:
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin hükümlerini bilmeden ticarete kalkışan kimse defalarca faize bulaşır.”
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah katından “Elif, Lam Mim. İnsanlar “inandık” demekle imtihan edilmeden bırakılıvereceklerini mi sanıyorlar!” ayeti indiğinde anladım ki, Resulullah (s.a.a) aramızdayken bize fitne inmez. “Ey Allah’ın Resulü! Allah’ın bu ayetle sana haber verdiği fitne nedir?” dedim... Şöyle buyurdu:
“Ey Ali! Bu kavim mallarıyla aldanacak, dinleriyle Rablerine minnet etmeye kalkışacak, rahmetini dileyecek, azabından emin olacak. Haramını yalancı şüpheler ve gaflete düşürücü isteklerle helal kılacaklar. Böylece içkiye nebiz (şıra), rüşvete hediye, faize alışveriş adını takarak helal sayacaklar.” (nechul belağa)
ZAYIF KAYNAKLARDAKİ HADİS İDDİALARI:
Abdullah İbn-i Mes’ûd’un Peygamberimize isnat ederek rivâyet etmiş olduğu şu hadiste bu olayın ne kadar çirkin bir iş olduğu şöyle tasvir edilmektedir:
“Faiz yetmiş üç bölümdür. En hafifi bir kişinin annesini nikahlaması (onunla zinâ etmesi) gibidir. En büyüğü ise kişinin müslüman bir adamın ırzına daima leke getirmeye çalışmasıdır.” ( Sahihu’l-Câmî: 3533 .)(Mecmau'z-zevaid, Heysemî)
Yine peygamberimiz Abdullah İbn-i Hanzala’nın Peygamberimize isnat ederek rivâyet etmiş olduğu şu hadiste şöyle buyurulur:
“Kişinin bilerek bir dirhem faiz yemesi otuz altı zinadan daha kötüdür.” (Sahihu’l-Câmî:3375)
Beyhaki, el-Marife’de, Feddâle b. Ubeyde’den şunu tahriç etti: “Menfaat içeren her borç verme, riba çeşitlerinden bir çeşittir.” Beyhaki
Yukarda zikredilen hadisler bütün olarak değerlendirildiğinde şu sonuçlar çıkarılabilir:
İlk olarak, gümüşe karşılık gümüş, arpaya karşılık arpa gibi cinsleri bir olan malların mübadelesidir. Bu tip işlemlerin geçerli olabilmesi için mübadele konusu ticaret eşyasının aynı kaliteden olması ve teslim alma ve teslim etmenin aynı mecliste olması gerekmektedir. Bütün bu durumlara göre: Veresiyenin söz konusu olduğu,mübadele konusu olan şeyin miktarının farklı olduğu, mübadele edilen şeylerden birinin henüz ortada olmayışı gibi hallerde işlem yasaklanmıştır.
İkinci olarak, mübadele konusu her iki eşyanın değişik cinslerden olmasıdır.
Örneğin, gümüşe mukabil altın, arpaya mukabil buğday, paraya mukabil başka şey, iki ölçek nohuda bir ölçek arpa veya fasulye ile mübadele gibi işlemler, teslimin sözleşme mahallinde peşin olarak yapılması şartıyla geçerlidir. Peşin olarak ve mahallinde yapılmamışsa, bugün teslim edilen bir ton buğdaya karşılık bir hafta sonra teslim edilecek bir ton arpa gibi, bu işlem faizli bir işlem olmaktadır.
Üçüncü olarak faiz, aynı cinsten olup, fakat değişik oranlarda yapılan işlemlerde kendini göstermektedir. Bu halde çeşidin daha bir üst kalitesi elde edilmek isteniyorsa,düşük kalitede olan miktar (ör:hurma) , diğer çeşitle ( ör: para veya mısır) mübadele edilir ve elde edilen bu değişik çeşit mal ile üstün kalitede olanı (hurma) tekrar mübadele edilir. Bu durumda faiz tahakkuk etmez.Çünkü mübadele iki ayrı çeşide giren eşya arasında yapılmıştır.